Türkiye’nin en köklü belgesel film organizasyonlarından biri olan 26. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali, bu yıl yalnızca gösterimlerle değil, belgesel sinemanın geleceğine yön verecek önemli bir çalıştayla da dikkat çekti. Festival kapsamında düzenlenen Belgesel Çalıştayının sonuç bildirgesi, sinema dünyasında ses getirdi.
Belgesel sinemanın Türkiye’deki konumu, karşılaştığı zorluklar ve gelişim alanları masaya yatırıldı. Bildirge, festival danışmanları Öğr. Görevlisi Serdar Sabuncu, Dr. Öğr. Üyesi Musa Ak, sinema yazarı Doç. Dr. Fırat Sayıcı ve Doç. Dr. Mehmet Köprü tarafından okunarak kamuoyuna açıklandı. Festival katılımcısı akademisyenler, yönetmenler ve sinema yazarları bildirgeyi imzalayarak destek verdi.
“BELGESEL SİNEMA GÖLGEDEN ÇIKMALI”
Çalıştayda özellikle belgesel filmlerin büyük festivallerde uzun metraj kurmaca filmlerin gölgesinde kalması eleştirildi. Altın Koza ve Altın Portakal gibi prestijli festivallerde belgesellerin gösterim saatleri, salon dağılımları ve tanıtım eksiklikleri nedeniyle arka planda kaldığına dikkat çekildi. Katılımcılar, belgeselin ayrıcalıklı bir kategori olarak konumlandırılması gerektiğini vurguladı.
SEYİRCİ ALIŞKANLIKLARI VE MEKÂN ELEŞTİRİLERİ
Belgesel sinemaya dönük sınırlı seyirci alışkanlıkları da gündeme geldi. Ücretsiz gösterimlerin değer algısını düşürdüğü, sembolik ücretlerin ise seyirciyi motive edebileceği savunuldu. Ayrıca Altın Koza gibi büyük festivallerin hala bir “festival sarayından” yoksun olması eleştirildi. Buna karşın Altın Safran’ın sabit mekâna kavuşması olumlu bir örnek olarak gösterildi.
ÖDÜL VE DESTEK SİSTEMLERİ YETERSİZ
Çalıştayda belgeselciler için ödül miktarlarının ve prestij unsurlarının artırılması, finalist filmlere maddi destek sağlanması gerektiği vurgulandı. Ayrıca, Antalya Film Forum gibi destek mekanizmalarının artırılması, proje geliştirme ve post-prodüksiyon süreçlerine daha fazla kaynak ayrılması önerildi.
SANSÜR VE SEÇKİ ELEŞTİRİLERİ
Katılımcılar, festivallerde yaşanan sansür tartışmalarının belgesel sinemayı olumsuz etkilediğini belirtti. Seçki çeşitliliği konusunda ise ön jürilerin daha farklı perspektiflerden oluşması gerektiği ifade edildi.
GENÇ NESİLLERE BELGESEL SEVGİSİ AŞILANMALI
Belgesel sinemanın sadece festival dönemiyle sınırlı kalmaması, yıl boyu eğitim programları, atölyeler ve söyleşilerle desteklenerek genç kuşaklara ulaşması gerektiği vurgulandı. TRT gibi ana akım medya kanallarında daha fazla belgesel yayınlanması çağrısı yapıldı.
Çalıştaydan Çarpıcı Öneriler:
* Belgeseller, kurmaca filmlerle çakışmayacak saatlerde ve prestijli salonlarda gösterilmeli.
* Festivaller için sabit, modern mekânlar oluşturulmalı.
* Tanıtım stratejileri sosyal medya dışına taşınarak televizyon ve radyo ile desteklenmeli.
* Belgesel ödülleri prestij odaklı hale getirilmeli, finalistlere maddi destek sağlanmalı.
* Seyirci katılımı artırmak için sembolik ücretler ve paralel etkinlikler uygulanmalı.
* Ön jüri seçimlerinde tematik ve düşünsel çeşitlilik sağlanmalı.
* Belgesellerin dijital ve geleneksel medyada daha fazla görünür olması için medya iş birlikleri geliştirilmeli.
ALTIN SAFRAN İLHAM VERİYOR
Çalıştayda, Altın Safran Belgesel Film Festivali’nin 26 yıllık istikrarlı yapısı ve belgesel sinemaya merkezî bir rol verme vizyonu, diğer festivallere örnek model olarak sunuldu. Festivalin yalnızca gösterim değil, kültürel koruma ve toplumsal farkındalık yaratma misyonuyla hareket etmesi, Türkiye belgesel sinemasının gelişimi adına umut verici bulundu.