Karabük….
Neden çok önemsenmesi gereken bir kenttir?
Cumhuriyetle birlikte
Ondan biraz sonra doğduğu için tabii ki de…
“İlk olma” özelliğine sahip.
Ancak;
Karabüklüler olarak
Böyle bir değerin “ilkliğin” büyüklüğünden habersiz yaşıyoruz.
Haberi olanlar da bunun yaşanan süreç içindeki önemini kavramış değil.
Günümüzde…
3 Nisanların, kuruluş günün ruhsuz ve tarihi anlamına uygun olarak kutlanmaması bunun en büyük kanıtı.
O nedenle…
Bu yazının kaleme alınmasının nedeni olarak…
Tarihin kendi mecrasında anlaşılmasına yardımcı olmak bizim görevimiz…
***
Öyle ki…
Karabük artık bir takım konularda kendini aşmak zorunda.
Bu bir zorunluluk
Hem de hayati bir zorunluluk…
Karabük sesini bir biçimde hiç kimsenin ummadığı ölçüde duyurmak zorunda.
Başka çaresi yok.
Tarihi zorunluluktan doğan gerçekler Karabük’ü atılım yapmaya zorluyor.
Cumhuriyet kenti olmak.
Ağır sanayi ve endüstrinin başkenti olarak tanınmak.
Övünç duyulacak bir durum.
Bu nimeti görmemezlikten gelmek, değerini bilmemek ilginç bir cahillik örneğidir.
***
Şimdi….
Kentin halini görenler soruyor…
Bu kentte neden bu kadar çok zıtlıklar var diye.
Yanıtlayalım….
Bir kere…
Kentin zenginliği, tarihsel gelişim süreci içinde yöre için kullanılamamış.
Bu kentte gözünü açanlar, kazananlar çoktan buraları terk etmişler.
Gittikleri yerin zengin sınıfını oluşturmuşlar.
Karabük’ü sermaye birikiminden yoksun bırakmışlar.
Sektörel çeşitlilik bir türlü yakalanamamış.
Çok konuşulmuş iş yapılmamış.
Herkesi birbirini suçlamış.
Ya da çıkarlarına göre vaziyet almış.
O nedenle;
Karabük’ün kendi geçmişine bakarak içerlemesinin nedeni budur.
Kent kendi kıymetini yaşayanlarına bir türlü anlatamadı…
Anlatılamayan ne?
Anlaşılamayan ne?
Karabük’ün bir ağır sanayi kenti olduğunu unutmak.
Tarihten gelen birikimini kendi geleceğini kurma noktasında kullanamamak.
Bu bile affedilemez bir tutum değil midir?
Bundan büyük bir kabahat olur mu?
Bu değer bilmeme kimin ayıbıdır?
Kimin olacak….
Tabiî ki “Karabüklülük bilincine” ulaşamamış durumda olan hepimizin…!