88 yıl önce 3 Nisan 1937’de sıtmalı vadi medeniyete merhaba dedi.
Kararmış, bulutlu havasıyla bükler, hiç görmediği bir teknolojiye kendini teslim etti.
Sonra ne mi oldu?
Bu topraklar değişimi o kadar sevdi ki; bükler, demir çelik sanayisinin hizmetine girerek Sümerbank’ın öncülüğünde modern Türkiye’nin temelini attı.
Genç Cumhuriyetin ekonomideki en önemli başarısı kim ne derse desin devletçi düşünce ile bu sanayi atılımın Karabük’te gerçekleştirilmiş olmasıdır.
Bu anlamda…
Karabük tarihsel anlamda bir Cumhuriyet kentidir.
O’nunla doğmuş ve yaşama gözlerini açmıştır.
Yani…
Karabük belirtmek gerekirse, Cumhuriyetimizin, şanlı geçmişimizin ve başarılarımızın bize en büyük mirasıdır.
Nasıl oluyor da günümüzde bu mirasa gereken değer verilmiyor?
Kent hafızası olan bağımız kesintiye uğratılıyor.!
Düşündürücü değil mi?
***
Erken Cumhuriyet döneminin en önemli mimari yapılarını barındıran, her biri bizim için kimlik/miras değeri taşıyan Yenişehir sosyal ve kültürel donatılarına gereken önem neden verilmiyor.?
Bu yerleşim alanındaki donatılar hiç vakit kaybetmeden Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğünce tescil edilerek koruma altına alınmalıdır.
Bu donatıları Safranbolu gibi açık hava müzesi haline getirmek ve turizme kazandırmak gerekir.
Osmanlı mirasının en önemli anıtsal konutlarını bünyesinde barındıran ve koruyan Safranbolu ile Cumhuriyetin planlı şehirleşme anlayışını temsil eden Karabük Yenişehir yerleşkesi üzerinden karşılaştırmalı geziler düzenleyerek turizm potansiyeli oluşturulmalıdır.
Bir kez daha buradan yineliyoruz.
Yenişehir semti Karabük’ün kimliğidir.
Bu alan kentsel ranta kurban edilmemelidir.
2010’da Yüzevler’i
2012’de 38 evleri Karabük Belediyesi yıktı.
2015’te kentsel dönüşüm adına 179 evden oluşan Dereevler ortadan kaldırıldı.
Kent hafızası yara almaya başladı.
Kimlik kaybının yolu açıldı.
İşte bu minvalde…
3 Nisanlar bu tür olumsuz gelişmelerin sorgulandığı/tartışıldığı günler olmalıdır.
Yoksa yapılan gösteriler ve konuşmaların tarihsel bir karşılığı yoktur.
***
İnsanların yaşadığı kentle ilgili doğru dürüst bilgilere sahip olmaması büyük bir handikaptır.
Bu nasıl bir şeydir diye soruyorsanız anlatalım.
Bakmakla görmek aynı şey midir?
Değildir elbette…
Biz Karabük’te sadece bakıyoruz.
Ancak göremiyoruz.
Neden göremiyoruz derseniz yanıtlayalım:
Bu kentte yaşamanın sorumluluğunu hatırlatan tarihi objelerle olan bağımız bilgisizlik ve ilgisizlik nedeniyle kopmuş durumda.
Bakın…
Karabük Üniversitesine bağlı bir Demir Çelik Enstitüsü var ama Demir Çelik ve Ağır Sanayi Müzemiz yok.
Bu büyük bir eksiklik değil mi?
Demir dağı erittik diye övünmek güzel…
Ancak…
Bunu bütünleyen anlatım ne olmalı.?
Demir üretimindeki başarı azmini, üretme ve çalışma kültürünü geç nesillere aşılamak
Durumla ilgili objeleri gelecek kuşaklara miras bırakarak kent hafızasının canlı tutulmasını sağlamak.
Kentimizde böyle bir gayret/mesuliyet içinde olan var mı?