Site icon Karabük GERÇEK Haber

PAÇOZLAŞMA

PAÇOZLAŞMA

Sosyoloji ve psikolojiyi her zaman önemsemişimdir.

Bu önemsemeye ekonomiyi de eklediğim bir gerçektir.

Tahlil için tarihten yararlanmayı ihmal etmeyişim bilinçli bir duruşa vurgu yapmak isteğimden kaynaklanmaktadır

Şimdi soruyorum…

Toplumumuzu ya da kendinizi ne kadar iyi tanıyorsunuz.?

Bu soruların yanıtını bulmak için yukarıda değindim bu dört bilimsel disipline atıfta bulunmak zorundayız.

*****

“Şiddet” kavramı bugünlerde çok kullanılmaya başladı.

Güncel anlamda kamu hizmeti verenler özellikle sporcular,hakemler,doktor ve öğretmenler şiddetin hedefinde…

Kadın ise bu durumun merkezindeki kişilik.

Ne yaparsak yapalım…

Yasalarla şiddeti bir türlü önleyemiyoruz.

Yasaklar ise daha da şiddeti körüklüyor.

Farklılaşan toplumsal yapı karşısında anlaşılmazlık ve içinden çıkılmazlık büyük sorun oluşturmakta.

Birey olarak…

Durumu protesto etmek…

Önlemleri yetersiz bulmak.

*****

Bir toplumda şiddet neden moda olur.

Futbol seyircisi stadyumda yerinde duramayarak saha içine girip neden futbolcuya vurmak ister.

Ortada tarif edilemez bir durum var değil mi?

Ama öyle mi acaba.?

İsterseniz bu duruma bir bakmaya çalışalım.

Son 10 yılda şehirler şehir olmaktan çıktı.

Kentler kültürlerini bu kalabalık için kaybettiler.

Yeni yapılan binalarında bu yitikleşmede çok büyük  rolü var.

Şehir “efendisi” kavramı yerini  “kabadayısına” terk etmiş durumda.

Toplumsal farklılaşmayı bu merkezden ele alıp değerlendirdiğimizde vahim bir tablo ile karşılaşıyorsunuz.

Sonuç…

Tanımlanması çok güç bir şey çıkıyor ortaya.

Kabalık bir şehre nasıl hakim olur.

Tedirginliğin sebebi kent kültürüne egemen olan ve yön verme çabası içinde olan bu yeni şeyin gerçekte kaynağının tam olarak bilinmemesi şaşırtıcıdır.

Köyden kente göç olurken buralarda oluşabilecek farklılaşmanın ancak eğitim ile yararlı hale dönüştürülmesi ön görülmüşken başarılı olunamamıştır.

Öğretim sisteminin insan davranışını değiştiren bir yönünün olmadığını kabul ettiğimizde yaşananları doğal karşılamamız gerekecektir.

Paçozlaşma topluma yön veriyor.

Bu durumda şiddetin futbol sahalarından okullara ve hastanelere, aile içine daha sonra diğer alanlara sıçramasını normal karşılamak durumundayız.

Yapacak bir şeyler yok mu.?

Elbette var…

Sosyolojik araştırmalara ihtiyaç ve psikolojik danışmanlık hizmetlerine ihtiyaç büyük boyutlarda….

Bu grupların çalışmalarını yönlendirecek, bir merkezde toplayacak yapılanmalara ihtiyaç var.

Bizim ülkemizde oldum olası sanatçılar/edebiyatçılar gibi sosyal bilimler de hep küçümsenmiştir.

Sorunların çözümü siyasetçiler tarafından azarlamalarla geçiştirilmiş ve bir hal çaresi bulunamamıştır.

İşte temel yanılgı da burada kendini göstermektedir.

Yaratılışı itibariyle insan çok özel bir varlıktır.

Bireyin kendi özelliklerini geliştirebilmesi için okumaya, eğitilmeye ihtiyacı vardır.

Bu noktada Allah’ın kelamı Kur’an’ın anlamının “oku” olması ne kadar manidar bir durumdur.

Bizde ise okuma zevki giderek azalıyor.

Öğrenciler okuma alışkanlarını giderek kaybediyorlar.

Sınavlarda kendilerine soru olarak verilen paragrafların uzunluğundan şikayetçiler.

Dijital ortamdan gayet memnun olan gençler not tutma ve okuyup yazma alışkanlığı konusunda tembellik gösteriyorlar.

Daha doğrusu bundan keyif almıyorlar…

İşte bütün mesele gençlere okuma zevkini kazandırabilecek ögeleri cazip hale getirebilmemizde yatıyor.

Bunu başaramazsak şikayetlerimizin daha da artacağından kuşku yoktur.

Öyle değil mi?

Söyleyen ne  güzel söylemiş…

“Ne ekersen onu biçersin “diye…!

Exit mobile version