Bir ağırlık var kafamda, uyandım. Geçer belki… Sevgilim uyanıyor o ara; “Babalar Günün kutlu olsun, gördüğüm en iyi baba”. Hem baba, hem sevgili şefkatiyle usulca öpüyorum, başım ağır; kalksam, kalkmasam. Kalkıyorum, tansiyonum biraz yüksek. Limon suyu… Çiçeklerimi seviyorum balkonumda. Nazlı nazlı salınarak bir gemi geçiyor körfezden, mavinin içinde renkler hareketli. Şimşek çakıyor, çok uzaklardan gök gürültüsü eşlik ediyor Ravel’in Bolero’suna. Yağsa diyorum içimden, sakin sakin. Sakinleştirse beni. Küçük bir demet çiçekle gidiyorum odaya, sevgilim ah sevgilim, hem anne hem baba sevgilim, yastığına bırakıyorum. Yarı uykulu, mutluluğun ve hüznün ortaklığı yansıyor gözlerine.
Telefonumda mesaj sesleri,bakıyorum Çağlar; “Babalar günün kutlu olsun Baboli”. Yanıtlıyorum, “İki oğul, iki can, iyi ki’lerim varken bana her gün Babalar Günü”.
Bir martı kargayı kovalıyor ama oyun oynuyormuşcasına, hafif sis basıyor yeşil ve maviyi, ayçiçeği biraz şaşkın gibi “Güneşim nerede”?
Kahve, limon suyu… Ravel’in Bolero’su iyi geliyor ruhuma. Yağmur yağdı yağacak, renkli bir esinti de dokunuyor yüzüme. Piraye’nin Seyir romanını okuyorum ama beynimin arkasında sessiz bir dürtü; babam.
Tüm babaların, anne babaların günü kutlu olsun.
Sevgiyle kalın.
Çok güzel bir babalar gününü anlatmış sin şahane bir sabah yazısı kalemine ve beynıne sağlık seni ve sevgilini çok öpüyorum.