KENTLERİN RUHU ÜZERİNE…

Kentlerin mazilerini araştırmaya başladığınızda…

 Merakınızı cezbeden bir takım bilgilere ulaşırsınız.

Araştırdıkça, kentte hayat veren damarlar ortaya çıkmaya başlar.

Onları incelemeye başladığınızda…

Birbirine benzemeyen yapılarla karşılaşırsınız.

Kim bilir…

Neleri gelmiş…

Niceleri gitmiştir.

Çoktan…

Onlar…

Öykülere ve tarih çalışmalarına konu olmuştur.

Bunlardan bazıları ilgi çekmiş…

Bazıları ise sessiz derinlikte….

Belge yetersizliği nedeniyle kaybolup gitmiştir.

İnsanlığın gerçeklerle yüzleşmesi …

Bu nedenle yarım kalmıştır.!

***

Şimdi şu soruya bir yanıt bulmaya çalışalım.

Kentler  günümüze nasıl ulaşmıştır.?

Elbette..

Ruhları sayesinde tabi ki de…!

Mekan ve insan arasındaki alışveriş …

Yarattığı canlılıkla…

Kent ruhunun diri kalmasını sağlar.

Ve…

Bu ruh kentlere dinamizm kazandırır.

Mekanlar ruhla işlev kazanır.

O nedenle…

Kentin kimlik oluşturma serüveni uzun sürer.

***

Duyarlılık ve değer bilme…

Kentlerin haz duydukları ve önem verdikleri iki sözcüktür.

Kentler bu iki sözcükle var olurlar…

Kazandıkları değerle…

Kendilerini belli ederler.

Sevgiyi kendi bağrında buluşturamayan kentlerin…

 Atılım yapmaları söz konusu olamaz.

***

Kentler ve insanlar…

Birbirlerini tamamlayan iki bütündürler.

İnsanların kente karşı bir takım sorumlulukları vardır.

Kent gelişiminin zorunlu kıldığı doğal bir istektir bu…

Kente…

Ne verirseniz onu alırsınız…

Ne ekerseniz onu biçersiniz…

***

Kent, kimlik kazanması çok önemli bir husustur.

Kimliksiz bir kent…

Gelişme gösteremez.

O zaman da…

İstenmeyen durumlar yaşanır.

Marka olamamış kentler, kendi gölgesinde görünmez olur.

Böyle bir kentte hiç kimse yaşamak istemez.

Hayat dar alanda …

Nefes alamayacak kadar sıkıntı yaratmaya başlar.

Bu öyle bir sıkıntı ki….

Kent ve insan birbirine küser.

Dinamizm yerini…

Durgunluğa bırakır.

Bu vebal…

Tarih içinde…

Herkesi sorumsuzlukla suçlar.!